İNSANOĞLU
Aslında sadece şiirlerime öncelik vereceğim diye girdiğim bu blokta artık düşüncelerimi de yayınlamaya karar verdim. Çünkü geçen bunca seneden sonra duygularımla hareket eden ben dışında yeni bir kimliğim de oluştu. Belki bundan birkaç yıl sonra yazdıklarımı ve düşüncelerimi anlamsız bulacağım ama yine de hayatımın bir kısmında dahi bile olsa bu düşüncelerin üzerinde durmam ve kafa yormam bile değerli, en azından kaydetmeye yetecek kadar.
Sizce doğru nedir? Tüm bu ideolojik kavramlar hayatınızın hangi kısımlarında yer ediniliyor? Sizce insanoğlunun durması gereken bir sınır veya bir nokta var mıdır? İşte tüm bu sorular benim nerede durmam ve ne kadar hareket etmem gerektiğinin bir kanıtı olmalı. Yaşadığımız bu dünyada herkesin uğraşacak dünyevi işleri bulunmakta. Çoğu insanın sadece anı yaşadığı bu dünyada, yarını düşünmeden harekete geçen insanların oluşturduğu bu dünyada hayatta kalabilmek için bazen onlar gibi olmanız gerektiğini anlıyorsunuz. Çünkü eleştirmeyen, kusurları ortaya dökmeyen insanlar mükafatlandırmak yerine cezalandırılıyor. Bu yüzden siz de sizi eleştirmemesi ve ezmemesi için onlardan önce davranıp onları eziyorsunuz. Çünkü iyi niyet zayıflıktır gibi bir algıyla insanoğlu kodlanmış bulunmakta. Sizce de insanlara güvenen bir insanın kaybedeceği şeyler kazanacağı şeylerden çok mudur?
Aslına bakılacak olursa iyi niyet her zaman kaybettirmez. Kimseye güvenmeyen insanların kendilerine de güvenmeyeceği bir an gelecek. Şüphe ve daha çok şüphe içinde yaşayan insanların kazandıklarında minnet duyacakları kimse olmayacağı gibi kaybettiklerinde de yanında kimse olmayacak. Peki bu bağımsızlık mıdır? Bir insan tam anlamıyla bağımsız ve hür olabilir mi? Aslında tam anlamıyla bağımsız ve hür olduğunu iddia edebilmek için insanoğlunun elinin değdiği hiçbir yere dokunmaması, diğer insanların icat ettiği hiçbir şeyi kullanmaması, insanoğlunun yaptığı hiçbir evde barınmaması gerekir. Bu olanaklara geçmişte yaşayan veya şu anda bizim için bir şeyler üreten insanoğlunun yardımıyla ulaştık. Çünkü yaratıcı, insanoğlunu birbirine muhtaç yaratmıştır. İnsanoğlu birbirine muhtaç olduğu gibi bu evrene de bu yaratıcıya da muhtaç.
Bir bağlamda değerlendirilecek olursa insanların her zaman yalnız kalmak "uzaklaşmak" istediği dönemler olmuştur. İnsanoğlunun fıtratında yalnız yaşamak yoksa bu duygular neden insanoğlunu bazen esir almaktadır? Böyle sorular da tarafınızdan gelebilir. İşte tam da bu yüzden bu soruya verilebilecek en iyi cevap da şu olabilir. Vaktinizi çalan, size verim sağlamayan insanlar sizin zamanınızı hakketmiyor olabilir, bu yüzden de fıtratınızda olmayan yalnızlık size daha cazip geliyor olabilir. Buna istinaden çevrenizdeki insanların kalitesini de belirleyecek olan şey sizin kalitenizdir. Çevrenizdeki insanlar kalitesiz ise kendinizi geliştirip kaliteli insanlarla aynı ortamda bulunmak da sizin elinizdedir. Her şeyi kabullenip yalnızlığı seçmek aslında hiç adım atmadan yürümekten vazgeçmek gibidir...
Yorumlar
Yorum Gönder